5 Mart 2018 Pazartesi

Biraz Protein Biraz Yağ Ve Yolunda Gitmeyen Bir Şeyler Var!

   Nereden geldiğimi hatırlamıyorum ve birden bire kendimi burada buldum. 
   (İki sene önce yazdığım Siyah Gözlüklü Kadın'a göndermelerde bulunacağım. Okumak için
   Etrafıma baktığımda sanki her şey gayet normalmiş gibi yaşayan insanlar görüyorum. Her gün Dünya çevresinde bir tur dönüyor, çaya atılan şeker su molekülleri içinde çözünüyor, kalemimden damlayan mürekkep kağıdın üzerinde birbirini tekrarlayan enteresan şekiller çiziyor, elektronlar biz onları gözlemlerken ve gözlemlemezken farklı davranışlar sergiliyor. Hatta tüm evren birtakım parçacık ve alanlardan oluşuyor ve kuvvetler taşıyorlar hatta ve hatta biz tüm bunları kafatasımızın içindeki bir hamur ile algılıyoruz ve hamura hamur diyen de yine aynı hamur!
   Evrenin gerçekten ne olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz bile yok. Biz çevremizi bu hamurla algıladığımız sürece hamurun bize sunduğunun limitleri arasında dolaşabiliriz ancak. Biz evreni beş duyu organımızla algılıyoruz ve algılayabilmek için sahip olmamız gereken ancak sahip olmadığımız özelliklerinin ne olmadıklarını dahi bilemiyoruz. 
  Biraz protein, biraz yağ; bir tutam tuz ve içinden geçen bir elektrik. Ben onu düşündükçe elimden çıkardığım eldiven ters yüz oluyor, büyük patlama tersine akıyor, parçacık ve anti parçacık bir araya geliyor.
   Masamdan kalkıp pencereden dışarı bakıyorum ve bir yere yetişmek için acele eden insanlar görüyorum, kollarındaki saate bakıyorlar ve birbirlerine selam veriyorlar. Hava durumu, politika ve tuttukları takımın izlemesi gereken stratejik yolları hakkında konuşuyorlar. Bir hapishane içerisinde acı çekerek bankamatik ekranındaki rakamların artması ile günü bitirmeyi umuyorlar. Bir diğeri bu rakamları marka amblemlerine tercih ederek bir homo sapiensten daha fazlasıymışçasına değer göreceğini düşünüyor. 
   Ömrümüzü saçma bir listeye bağlı kalmak zorunda hissederek bitiriyoruz. Manasız toplum yargılarıyla onların "başarı" olarak addettiklerine ulaşmak için çaba harcıyoruz. Bunu gerçekten anlamıyorum! Etrafımıza ya da kendimize bakmak kafi, içinde bulunduğumuz evren çok garip ve akıl almaz bir düzene sahip. Nasıl bunca insan aklını kaçırmıyor anlamıyorum. Dışarıdan gelen sesler korkmamızı gerektirecek bir izlenim uyandırmasa dahi oturup yaz tatilini beklemek yerine duvarları yumruklamak çok daha mantıklı bir hareket olsa gerek.
   Sizi bilmem ama bankamatik ekranındaki rakamların uzunluğu ile CV kağıdındaki paragrafların uzunluğu beni daha değerli yapacaksa,  üzgünüm o kişi ben değilim.
   Biraz protein, biraz yağ, biraz tuz... 
   İtiraf etmeliyim, bir homo sapiensten asla fazlası değilim!
    
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder